İnsanlığın Kül Oluşu: İskenderiye Kütüphanesi

Öncelikle herkese tekrardan iyi bayramlar. Umarım herkesin bayramı güzel geçiyordur. Bugün sizlerle yeni bir yazı serisi ile karşınızdayım. Son yazılarımda belirttiğim gibi seriler üzerinden gidip belli günlerde belli konulardan bahsedeceğim. Yazacağım bir diğer seri ise ''Kültür – Sanat'' başlığı altında olacak. Seride Kültür Sanat adı altındaki gittiğim etkinliklerden bahsedip sanatın ihtiyacı olan tanıtımını yapacağım. Bunun dışında gene bu başlık altında yazılar yazacağım. Bu gün de Kültür – Sanat köşemizde insanlığın görmüş olabileceği en büyük kütüphane, İskenderiye Kütüphanesi'nden bahsedeceğim.

''Bilim bizi tanrıların gazabından kurtarır'' yazıyordu İskenderiye duvarlarında... Mısır'ın İskenderiye kentinde bulunmuş olan bu kütüphane bir firavun tarafından inşaa edilmiştir. Kütüphanenin içerisindeki bilgi zenginliği konusunda bir çok iddia ortaya atılmıştır. En önemlisi de bugün mit haline gelen Atlantis ve Mu Kıtası hakkında bilgilerin içerdiğidir. Bugün bunlar bize sadece bir masal olarak gelmektedir. Fakat M.Ö 3. yüzyılda kurulan bu kütüphane ile, mit olarak bildiğimiz konular akademik araştırma konularıydı. Bunun dışında şuanda bile yeni yeni keşfedebildiğimiz uygarlıklar hakkında cilt cilt kitaplar olduğu söylenir. Dünya'nın en büyük botanik arşivi de kütüphanede bulunmaktaydı. Bu sayede işinin uzmanı tüm tıpçılar her gün kütüphanenin yolunu tutarlardı. Bunun yanı sıra insanlığın yaptığı neredeyse tüm savaşlar ve onların objektif belgeleri kütüphane arşivinde bulunmaktaydı. Devletler arası bir sürtüşme olduğunda kütüphane arşivine başvurulurdu. Din konusunda da oldukça güçlü bir arşiv olduğu söylenir. Bildiğiniz üzere insanlık tarihi boyunca bir çok din ortaya çıkmıştır. Bunların nasıl çıktığı ve nerede çıktığı ile ilgili önemli bilgiler içermekteydi. Atina'ya rakip olması açısından da içerisinde çok zengin felsefi arşivler bulunmaktaydı. Atina'nın bizzat kendisinde bulunmayan Yunan filazofların el yazmaları bile bulunmaktaydı. Tüm bunlara genel bir perspektiften baktığımızda; bilim, sağlık, din, tarih, felsefe, sosyoloji vb. Gibi tüm içeriklere sahip insanlık tarihinin en büyük arşivi bulunmaktaydı. Peki insanlık böyle bir lütfe nasıl karşılık verdi ?

26 Aralık dünya sahaflar günü olarak anılır. Sahaflar gününün bu tarih olarak anılmasının sebebi İskenderiye Kütüphanesi'nin yakıldığı tarih olarak kabul edilmesidir. Kimlerin yaktığı konusunda günümüzde hala ortak görüşe ulaşılamamıştır. Günümüzde insanlık neredeyse tüm kıyımları, savaşları, zorbalıkları kabul etmiştir. Ama asla İskenderiye Kütüphanesi'nin yakılışını kabul edemez. Kimi tarihçiler Sezar'ı suçlar. Fakat kütüphanenin varlığının 4. yüzyıla kadar sürdüğü düşünülür. En genel kanı Hristiyanlar tarafından yakıldığı yönündedir. Bu konuda Mısır valisi Theophilos suçlu gösterilir. Eski Hristiyanlığın tüm yaptıkları kabullenilse de, bu iddia asla kabul edilmez. Sadece tahmin olarak kalır. Bazı Hristiyan tarihçiler Hz. Ömer ve Selahattin Eyyübi'yi suçlamaktadır. Kimin yaptığı resmi olarak bilinmese de gerçek şudur ki insanlığın belki de işlediği en büyük ayıptır. Günümüzde 2002 yılında kütüphaneye saygı duruşu olarak Yeni İskenderiye Kütüphanesi yapılmıştır. Bu tabii ki sadece bir saygı duruşudur. İçerik zenginliği aslolanla kıyas bile yapılamazdır.

M.Ö kurulan böyle bir içeriğe sahip kütüphanenin varlığını günümüze kadar sürdürdüğünü hiç düşündünüz mü ? O yıllarda bile bir çok hastalığın tedavisini bünyesinde bulunduran kütüphane bunca yıl sonra nasıl bir hale bürünürdü ? Günümüzde, o zamanın şartları ile oluşturulmuş bu kütüphanenin yanından bile geçebilecek bir kütüphane yoktur. Yeni Çağ internetin icadı ile farklı bir boyut haline gelmiştir. Genel görüş kitapların tarihinin geçtiği yönündedir. Onun yerini ''daha çok bilgi'' içeren internetin aldığı söylenir. Fakat tarih şunu bize gösteriyor ki bilgelik her zaman okumaktan geçer. Günümüzde yeni bir felsefi akım çıkmaması, alternatif siyasal görüşlerin oluşmaması, her türden yazarın eski neslin kopyası oluşu ve bilimin okuyup araştırarak değil ancak milyarlarca dolar yatırım yapılarak gelişebilmesi kitapların yerini hiçbir şeyin alamayacağını bize gösterir.

Kültür Sanat serisindeki ilk yazımı burada noktalıyorum. Serinin bir sonraki yazısında perşembe günü gideceğim etklinliği anlatacağım. Görüşmek üzere, esenle kalın efenim...

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
2 Comments