Belgrade #1 : A Vacation of Unfortunate Events / Yurt Dışı Talihsizlikleri

[ English and Turkish ]

In the end of April, me and my friends decided to go on vacation. I had already been to Prague in the Czech Republic. But they were going out of the country for the first time. We chose Serbia's capital, Belgrade. But there was something we did not add to the account, how unlucky we are.

Our plane got up at 18:45. But we came at the Ataturk Airport early and took care of the procedures. We started chatting at 16:00. We started planning our days. We were planning every day with care, which restaurants we will eat, which club we will go. We were marked every one of them on the map. We were trying to be prepared for everything (Because of Batman). We were going to stay for a week and we wanted to make the best of it. 

After a while, we wanted to go to the sink last time. That's where it all started. There were warnings on the screen next to our plane. We were late! The door we had to go to was on the 700, and we were still in the 200's. And Ataturk Airport is very big airport. It's easy to get lost inside. When we saw the warning text on the screen, we started running. We hit people, run into it without stopping, sweat and blood... But we can not reach a destination. As my friends started to plan what we would do if we missed the flight. I think it is an unforgettable moment for all of us.

We ran for 10 minutes. And so we were leaving the door. Last time, we had the passport as the last confirmed passenger. We were barely breathing and terribly sweated. But we got caught up in the plane. When we were in panic and fear ended, we started laughing at our age. We were glad that we got rid of the cheap but actually everything was just starting ...

We have had many misfortunes in our journey to Belgrade. We learned a lot of things. And it was a really funny and educational holiday for us. That's why I'm going to talk about seven days in Belgrade in a writing series. I will give information about the city as well as telling interesting things that we live and see. 

So, İt's all for now. Take care of yourself dear steemer, see you! :)

Geçtiğimiz Nisan aynının sonlarında 3 kafadar vizelerden sonra yurt dışına tatile gidelim dedik. Ben daha öncesinde Çek Cumhuriyeti'nde Prag'a gitmiştim ama onların ilk çıkışları olacaktı. Vize muhabbeti ile hiç uğraşmamak için vizesiz gidilebilen Sırbistan'ın başkenti Belgrad'ı hedef seçtik. Aldık biletleri hazırladık valizleri düştük yollara. Fakat hesaba katmadığımız bir şey vardı, ne kadar şanssız olduğumuz. 

Uçağımız 18:45'de kalkıyordu ama biz Atatürk havalananına erkenden gelip işlemleri halledip 16:00 da hazır bir şekilde muhabbet etmeye başladık. Prag'a tek başıma gittiğimden yeterince eğlenmemiştim. Şimdi üç kişiydik ve lüks bir ev tutmuştuk Belgrad'da. Muhabbet baya koyulaştı bir süre sonra. Hangi restoranlarda ne yiyeceğimizden hangi gün hangi club'a gideceğimize kadar her günümüzü özenle planlıyorduk. Gidilecek her yer haritalarda işaretleniyor, internetten yorumlarına bakılıyordu. Titiz bir çalışma vardı anlayacağınız. Her şeye hazırlıklı olmaya çalışıyorduk. Bir hafta kalacaktık toplamda ve o süreyi en iyi şekilde değerlendirmek istiyorduk. 

Plan program işi de aradan çıkınca bir lavaboya gidelim dedik. İşte her şey o an başladı. Ekranda bizim uçağımızın yanında kırmızı puntolarla son yolcular alınıyor, uçak kalkmak üzere tarzında uyarı yazıları yanıp sönüyordu. Gitmemiz gereken kapı 700'lü hattaydı ve biz hala 200'deydik. Atatürk havalananına giden varsa bilir, oldukça büyüktür ve bizim gibi ilk kez gidiyorsanız içinde aradığınız yeri bulması oldukça uzun sürer. Ekrandaki uyarı yazısını görünce koşmaya başladık. İnsanlara çarpa çarpa, durmadan, kan ter içinde kalarak koşuyoruz. Ama ulaşamıyoruz bir türlü hedefe. Arkadaşlarım uçağı kaçırırsak ne yapacağımızı planlamaya başlamıştı koşarken(zaten başımıza ne geldiyse bu planlı olma huyumuzdan geldi). Yolculuk öncesi tüm eş dost yurt dışından hediyelik istekte bulunmuş, gıpta ile bizi yolcu etmiş, makarası muhabbeti günler öncesinden başlamış olan bir yolculuğun uçağını iki saat önceden gelip kaçırmak sanırım unutulmaz bir anı olur herkes için. 

Tahminen 10 dk filan koştuk sanırım son sürat. Ve böylece çıkış yapacağımız kapıya son anda, pasaportu son onaylanan yolcular olarak vardık. Çıkış kapısından geçip bizi uçağa götürecek olan taşıta bindiğimizde zar zor nefes alıyorduk ve feci terlemiştik. Ama mühim olan yetişmiş olmamızdı. Yaşadığımız panik ve korku geçtiğinde üçümüzde gülmeye başladık. Araçtaki yerli yabancı herkes garip garip bize bakıyordu. Yorgunlukları her hallerinden belli olan üç kişi durmaksızın gülüyordu. Ucuz kurtulduk diye seviniyorduk ama aslında her şey yeni başlıyordu...

Belgrad yolculuğumuzda bir çok talihsizlik yaşadık. Bir çok şey öğrendik ve bizim için gerçekten hem eğlenceli hemde öğretici bir tatil oldu. O yüzden bir yazı dizisi halinde Belgrad'daki yedi günümden bahsedeceğim. Hem yaşayıp, gördüğümüz ilginç şeyleri anlattığım hemde şehir hakkında bir seyahat rehberi olması için gerekli bilgileri verdiğim bir yazı serisi olacak. Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere! :) 

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
Join the conversation now