Yesterday I went to a small tourist village. A village away from city life, traffic and crowds. Inside with nature. The name of the village is Kilitbahir (Turkey / Çanakkale). In addition to the structures bearing the traces of the 1st World War, there was a village experience that made peace and rest.
One of the headquarters established on the Gallipoli peninsula in the 1st World War is in this village. The tragedy created by the war was felt when listening to the earth. But there is also a holiday home in flowers a few meters away. I think this is a beautiful sight. It shows that people are adapting to time and life. In this article I show only the touristic part of the village. The part of the battle will be the topic of the next article. Because there are a lot of things to say about it.
I think the thing that makes an attractive village life, freedom. You can walk in small, narrow streets without wearing your shoes. You can feel the land and the life. You can hear the sound of seagulls instead of the car. In the morning you can go into the sea beyond the house. This is more attractive than pool parties.
If you want to come to Kilitbahir, you can find a hostel in the village center. At the same time you can go to Çanakkale city center by ferry in 10 minutes.
Dün küçük ve turistik bir köye gittim. Şehir hayatından, trafikten ve kalabalıktan uzakta bir köy. Doğa ile iç içe. Köyün adı Kilitbahir(Türkiye/Çanakkale). 1.Dünya Savaşı'nın izlerini taşıyan yapıların yanında, barışı ve huzuru hissettiren köy yaşantısı vardı. 1.Dünya savaşında, Gelibolu yarım adasına kurulan karargahlardan birisi bu köyde. Savaşın yarattığı trajedi, toprağı dinleyince hissediliyordu. Fakat bir kaç metre ötede çiçekler içinde bir tatil evi de var. Bence bu güzel bir manzara. İnsanların zamana ve hayata uyum sağlayışını gösteriyor. Bu yazıda köyün sadece turistik kısmını göstericem. Savaşın olduğu kısım bir sonraki yazının konusu olacak. Çünkü o konuda söylenmesi gereken bir çok şey var.
Sanırım köy yaşantısını çekici kılan şey, özgürlük. Kişiye tanıdığı alan. Mesela, ayakkabılarını giymeden küçük ve dar sokaklarda yürüyebilirsin. Toprağı ve hayatı hissedebilirsin. Arabaların sesi yerine martıların sesini duyabilirsin. Sabah evin ilerisindeki denize girebilirsin. Bu havuz partilerinden daha cazip geliyor. En azından bir yapaylık veya rol yapma çabası olmuyor. Eğer Kilitbahir'e gelmek isterseniz, köy merkezinde bir çok pansiyon bulabilirsiniz. Aynı zamanda Çanakkale şehir merkezine feribot ile 10 dakikada gidebilirsiniz.
Köyün sahil kısımında balık-ekmek yiyebileceğiniz bir çok ufak balıkçı var. Keser Balık Evi bunlar arasında en lezzetli olanı bana kalırsa. Hatta İstanbul'dan, Tekirdağ'dan buraya sırf balık ekmek yemeye gelenler var. Fiyatları da son derece makul zaten. Bu aralar sıcaklardan olsa gerek kendimi doğa ananın koynuna bırakmak istiyorum ve şehir hayatının getirdiği bu bunalmışlık hissi buram buram yazılarımda hissediliyordur :) Aslında biraz esse durum çok farklı olacak...